×
Ana Sayfa Hakkımızda Ürünler Blog İLETİŞİM
Evcil Hayvan Kedi Köpek
Evcil
MİNERALLER GERÇEKTEN BU KADAR ÖNEMLİ Mİ?
Mineraller vücudun işlevselliği için ihtiyaç duyulan inorganik maddelerdir. Protein, karbonhidrat gibi vücudun olmazsa olmazlarıdır. Her mineralin ise işlevi farklı olduğundan, her mineralin düzenli ve doğru miktarlarda alınmaları oldukça önemlidir.Kalsiyum (Ca)Kemik ve diş gelişimi için önemli olan kalsiyum, aynı zamanda sinir sisteminin fonksiyonları içinde oldukça önemlidir. Bunlara ek olarak hücrelerin haberleşmesinde, kanın pıhtılaşmasında, kasların kasılmasında da rol almaktadır. Fosfor (P)Fosfor minerali neredeyse tüm vücutta, farklı hücrelerde bulunur. Kalp, kemik fonksiyonlarının sağlıklı olarak devam edebilmesi için gerekli bir mineraldir. Çinko (Zn)Vücut savunma sisteminde görevli olan çinko, yara iyileşmelerinde de oldukça önemli bir yere sahiptir. Ayrıca çinko cilt sağlığı ve protein metabolizması için oldukça önemlidir. Bunların yanı sıra vücudun normal gelişmesi ve onarımı için çinko olmazsa olmazlardandır. Demir (Fe)Birçok enzimin yapısında bulunan demir özellikle kan üretiminde ve kanda oksijen taşınmasında önemli bir yere sahiptir. Ayrıca vücudun daha dinç olmasına katkı sağlar. Sodyum (Na)Sodyum sinir ve kas fonksiyonlarının yanı sıra sıvı dengesinin de sağlanmasında önemli rol oynar. Sodyum dengesinin sağlanması özellikle damar sistemi için önemlidir. Magnezyum (Mg)Enerji metabolizmasında, enzimlerin ve kemik oluşumlarında önemli fonksiyonlara sahiptir. İyot (I)İyotlu tuzlar ve bununla hazırlanmış besinlerde, deniz mahsullerinde zengindir. İyot, tiroit bezi hormonlarının sentezinde görev alır.Flor (F)Diş minesini güçlendirerek, diş yapısının korunmasını sağlar. Diş sağlığının korunmasında önemlidir.Bakır (Cu) Vücut dokusunun yenilenmesini sağlamakla beraber C vitaminin emiliminde önemli görev oynar. Çok fazla besinde bolca bulunmaktadır.Potasyum (K)Sinir uyarılarının iletiminde, sıvı dengesinde oldukça önemli yere sahiptir. Selenyum (Se)Selenyum cilt için destekleyici içerik olmakla beraber, cilde parlaklık ve elastikiyet sağlar. Ayrıca E vitamini ile birleşerek antioksidan özelliği kazanır. Bunun yanı sıra hücresel ve sıvısal bağışıklığı güçlendirir. 
Kedi
KEDİLERİN UZUN TARİHİ
Kediler yıllardır hem evlerimizde hem de sokaklarda kucak açtığımız evcil hayvanlar olmuştur. Hayatlarımızda yer edinen bu tatlı patili dostlarımızın evcilleştirmeleri ise çok uzun yıllara hatta yüzyıllara dayanmaktadır. Patili dostlarımızın tarihini bilmek, bizlere evcil yaşamları süresince neye ihtiyaç duydukları, nasıl yaşamayı istedikleri hakkında bizlere yol olmaktadır.YAKLAŞIK 10.000 YILYapılan kazılar, elde edilen verilerden dolayı kedilerin M.Ö. 5000 yıllarında, Mısır’da evcilleştirildiği düşünülmüştür. Kedilerin ilk evcilleşme başlaması haşerat kontrol amacıyla olduğu düşünülmektedir. Tarımın önemli bir bölgesi olan Mısır’da, depolanan ürünlerin sağlam kalabilmesi için fare ve haşeratların uzak tutulması gerekiyordu ve bunlarla en iyi baş edebilecek hayvanın kedi olduğu anlaşılmıştır. Fakat sonraki zamanda Mısırlılar kedileri ilahi ve büyülü olduklarına inandılar ve onlara çok değer verdiler. Daha yakın zaman diliminde ise Çinliler de Mısırlılar gibi kemirgen kontrolünde kedileri evcilleştirmeye başlamışlardır.  Japonya’da ise kedilerin çok özel odluklarına inanılır. Ancak Kıbrıs’ta yapılan son kazılar, bu bilgilerin doğruluğunu sorgulatıyor. Yakın geçmişte yapılan son kazılarda, kedilerinin evcilleşmesinin 9500 yıllık bir tarihinin olduğunu düşündürmeye başladı. EVCİL Mİ? EVCİL DEĞİL Mİ?Bizler onların ne kadar evcilleştirilmesinde bahsetsek de bazı bilim insanları kedilerin aslında tam anlamıyla evcilleştirilmediğini ve kedilerin aslında yarı evcil olduğunu savunmaktadır. Çünkü vahşi ve evcil kedilerin genetik yapıları incelendiğinde, vahşi kediler ile aralarındaki benzerlik %95 oranını bulmuştur. Bu da aslında evcil kedilerin pek değişmediğini gözler önüne serer. Genetik yapısının yansıra evcil kedilerin ve vahşi kedilerin içgüdüsel davranışlarını incelediğimizde benzerlikleri yakalamak da oldukça kolaylaşıyor. Hem evcil hem de vahşi kedilerde gözlemlenen ortak içgüdülerin bazıları şu şekilde listeleyebiliriz: Uzun uyku saatleri Avlanma içgüdüleri ve teknikleriGece hareket halinde olmakYalanarak temizlenmekBölge işaretlemek Zorunlu etobur 
Evcil
HEY, SOFRADAN UZAK DUR LÜTFEN!
HEY, SOFRADAN UZAK DUR LÜTFEN!Patili dostlarımız, özellikle köpekler, sofralarımızın en baş misafiri olmak isteyebilirler. Kediler daha seçici olsa da köpekleri bu konuda daha sık görebiliriz. Eğer ki onları alıştırdıysanız, sizden önce sofrada yerlerini alır, vermediğiniz taktirde de ağlama gibi ajitasyonlara başvururlar. Ve ajitasyon yöntemleri işe yararsa artık izleyecekleri yol da belli olmuş demektir.  Güzel kokular geliyorDüşünün ki, mutfaktan çok lezzetli kokular yükseliyor, bu nasıl karşı konulabilir? Kedi ve köpek dostlarımız için de bu böyle, kediler daha seçici olsalar da bazı gıdalar onların da ilgilisini çekebiliyor. Bu durumda onlarda sofradan yemek talep etmeye başlıyorlar.Fakat birkaç kere sofradan tatsın diye ya da ajitasyonlara dayanamadığınız için yemekten verdiğinizde bu artık alışkanlık haline gelebiliyor. Bundan sonra ise sofradan uzak durması için eğitmek oldukça zorlaşıyor. Lezzetli ama tehlikeli Ne kadar siz onları mutlu etmek için sofradan minik gıdalar verseniz de unutmamak gerekir ki, bizlerin tükettiği birçok gıda dostlarımız için uygun değildir. Tehlikeli gıdalar yazısında da bahsettiğimiz gibi az miktarda da olsa kedi ve köpek dostumuz için zehirli sayılabilecek gıdalar bulunmaktadır. Bu nedenle sadece sofradan verdiğimiz gıdalara değil aynı zamanda evde ulaşabileceği gıdalara da dikkat etmemiz gerekmektedir. Nasıl uzak tutulur peki?Minik dostunuzu sofradan uzak tutmanız onun sağlığı için oldukça önemlidir. Bunu yapabilmek için de aşağıda ki önerileri dikkate alabilir, bu sayede dostunuz sofra yemeklerine alışmadan eğitebilir ya da alıştıysa bunu alışkanlığı kırabilirsiniz. Patiler masadan uzağa!Eğer ki patili dostunuz güzel yemek kokularını almış ve masaya doğru geliyor, masaya pati koyarak yemeklere yaklaşıyorsa onu nazikçe uzaklaştırmanız ve kesin bir sesle “hayır” demeniz oldukça önemli. İlk denemede başarısız olabilirsiniz fakat masaya bu denli yaklaşmanın yanlış olduğunu zamanla öğrenecektir. Herkes kendi alanını bilemeliEğer masadan uzak tutamadınız ve köpeğiniz komutu öğrenmeyi reddettiyse, masanın olduğu alana girmesini ya da ulaşmasını engellemeniz gerekmektedir. Ne kadar üzücü olsa da bu şekilde o da kendi sınırlarını öğrenecek ve siz yemek yerken rahatsız etmeyecektir. Mama saati ayarlanmalıMasaya oturmadan hemen önce köpeğinizin mamasını vermek, onun sofradan uzak kalmasını sağlayacaktır. Bu sayede kendi mamasını yerken hem sofradan bir şey isteyemeyecek hem de sizi rahatsız etmeyecektir. Fakat siz sofradan kalkmadan, mamasını bitirip yanınıza geliyorsa, mamasını birkaç seferde vererek, sadece kendi mamasıyla beslenmesini sağlayabilirsiniz. Bu yöntem sizin için yorucu olabilir fakat bu şekilde besleme ile hem kediler hem de köpekler gıdalarınızın farklı olduğunu anlamaya başlayacaktır. Dikkat dağıtmak işe yarabilirYöntemleri deniyorsunuz ve bir şekilde işe yaramıyorsa, başka bir alternatif de patili dostunuzun ilgisini farklı bir yere çekmektir. Bu sayede düşüncesi tamamen masadan uzaklaşacak ve oyalamak için seçtiğiniz aktivite ile uğraşacaktır. İlgisini dağıtmak için ise çiğneyip oyalanması için bir ödül maması, kemik ya da oynaması için bir oyuncak verebilirsiniz. Bu aşamada kedi ya da köpeğinizi oyalamak için sevdiği şeyleri seçebilirsiniz.   
Evcil
TEHLİKELİ GIDALAR
PATİLER BU GIDALARDAN ÇEKİLSİN!Kedi ve köpeklerimiz, evlerimizin minik sevimli patileri her birimiz için önemli aile üyesidir. Hal böyle olunca da onların başına gelebilecek en küçük tehlike bizleri oldukça korkutur. Bu nedenle onları olabildiğince sağlıklı tutmak, zarar gelebilecek herhangi bir şeyden korumak önemlidir. Ailemizin üyesi olan kedi ve köpek dostlarımız aynı zamanda yeri geldiğinde ya da bizler dayanamadığımızda sofralarımızın ortakları olurlar. Fakat biz insanlar için oldukça lezzetli, faydalı ve zengin içerikli yiyecekler ne yazık ki onlar için tam tersi etki yaratabiliyor ve kedi ve köpeklerimiz için tehlikeli hale gelebiliyorlar. Patili dostlarımızın ihtiyacını karşılayan ve sevdikleri tam mamalar aslında onların sağlıklı bir ömür sürmeleri için yeterli oluyor. Ayrıca sofradan beslemek hem onları tehlikeye sokarken hem de yeme bozuklukları gibi farklı etkiler oluşturmasına sebep olabiliyor. Bu nedenle onlara sofradan yemek vermektense, kendi ihtiyaçlarına uygun olan mama ile beslemek onlar için en doğru yöntem oluyor. AvokadoHer geçen gün dünya çapında avokado tüketimi artmakta. Birçok menüde yer alan ve oldukça popülerliği artan sağlıklı yağ deposu avokadolar, aslında biz insanlar için sağlıklı ve besleyicidir. Fakat kedi ve köpekler için durum biraz farklı. Avokado içinde bulunan persin, kedi ve köpekler için yüksek toksik etki yaratabilecek özelliğe sahiptir. Öyle ki bu etki sağlıklarını bozmanın yanı sıra kayıplara da sebep olabilir. Bu nedenle kedi ve köpeklerimizi avokadodan uzak tutmak oldukça önemlidir. Şekerli Gıdalar ve İçeceklerŞeker, insanlarda olduğu gibi köpekler içinde tehlikeli bir gıdalardır. Diş sağlığında problemleri, diyabet, iç organlarda hasarları gibi tehlikeler oluşturan şekerli ürünleri de köpeğimizden uzak tutmak gerekmektedir.SoğanSoğan evlerin en temel besinleri arasında yer almaktadır.  Yemeklere lezzet veren, eşsiz tatları bulunan soğan birçok nedenden dolayı olmazsa olmazlar arasında yer alır. Soğan aynı zamanda bağışıklık sistemini destekleme gibi önemli özelliklere sahiptir. Fakat içerisinde bulunan sülfoksit ve disülfür gibi maddeler nedeniyle kedi ve köpekler için tehlike arz eder. Bu maddeler kedi ve köpeklerimizin kırmızı kan hücrelerinin parçalanmasına, buna bağlı olarak da anemi görülmesini neden olurlar. Bu yüzden içerisinde soğan olan ana yemeklerde dahil, kedi ve köpeklerimizi soğandan uzak tutmak onların sağlıklarını korumanıza yardımcı olacaktır. ÇikolataKim çikolataya, o güzel kokusuna, mutluluk vermesine karşı koyabilir ki? Ne kadar güzel olsa da patili dostlarımız için içerdiği teobromin nedeniyle çikolata riskli sınıfa giriyor. Teobromin, sindirim sisteminin sağlığını, kalp sağlığını ve birçok sistemi daha etkileyecek etkiye sahiptir. Hem kedilerde hem de köpeklerde zehirli olan çikolatanın kedilerdeki toksik dozu köpeklere göre daha düşüktür; yani kedilerde daha dikkatli olması gerekir.Yaş ve Kuru ÜzümTam olarak nedeni bilinmese de hem yaş üzüm hem de kuru üzüm kedi ve köpeklerde akut ve ani şekilde böbrek yetmezliğine yol açtığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle onları üzümün her türlü formundan uzak tutmak çok önemlidir.  Kahve Kahve içinde bulunan kafein, kedi ve köpeklerde, çikolata içinde bulunan teobromin gibi etkiler oluşturmaktadır. Kafein kalp, damar ve merkezi sinir sistemine ciddi zararlar verir. Kedi ya da köpeğinizin az miktar dahi olsa tüketmesini önlemek gerekmektedir. Çiğ Et, Çiğ Yumurta ve KemikBiz insanlarda olduğu gibi kedi ve köpeklerin de çiğ et ve çiğ yumurta tüketmeleri tehlikelidir. Çiğ et ve yumurtalar bir çok semptoma sebep olan Salmonella ya da E.coli gibi bakteriler açısından taşıyıcı olabilirler. Bu bakterilerin semptomları ise sindirim sisteminde ve merkezi sinir sisteminde gözlemlenir. Ayrıca çiğ yumurta içerdiği enzimler nedeniyle bazı vitaminlerin emilimini engellerken, deri ve tüy problemlerine de neden olabilir. Çiğ kemik ise sert yapıya sahip olmasının yanı sıra kırıldığında çok sivri hale gelebilir. Bu da köpeğinizin ya da kedinizin tükettiğinde boğulmasına, sindirim sistemi yararlanmaları yaşamasına ya da dişlerinin zarar görmesine neden olabilir. Kedi – Köpek Maması Kedilerin köpek maması tüketmesi birçok noksanlığa, buna bağlı olarak da farklı rahatsızlıklara ve semptomlara sebep olacaktır. İlk olarak köpek mamasında taurin bulunması zorunlu değildir, bu nedenle köpek mamalarında kullanılmaz ya da kedi için yeterli miktarda bulunmaz. Taurin eksikliği kalp hastalıklarına neden olacaktır. Ayrıca köpek mamalarının protein oranları, içerdiği diğer mineral, vitamin değerleri kedilerin sağlıklı yaşamları için yeterli olmamaktadır. Bir kedi, köpek maması ile beslendiğinde yetersizlikler gözlemlenirken, bir köpeğin kedi maması ile beslenmesi ise fazla protein ve yağ alımına neden olmaktadır. Bu da köpek dostlarımız için karaciğer, kalp ve damar sistemlerinde rahatsızlıklara neden olmaktadır.
Köpek
KÖPEKLERDE KİLO KONTROLÜ
TOMBİŞ TATLI KÖPEKLERBirçok hayvan sahibi, patili dostlarının az da olsa kilo almasından çok memnun olur. Çünkü bazen kişiler, köpeklerinin ne kadar kilolu olursa o kadar sağlıklı olabileceklerine inanırlar. Ayrıca bazı köpek sahipleri de mıncırarak sevmeyi alışkanlık haline getirmiş olup, bu şekilde daha güzel olduklarını düşünür. Bu şekilde sevmek ne kadar güzel olursa olsun, hafif kilolu olmaları bile köpeklerin uzun vadede sağlıklı yaşam sürmeleri için pek uygun değildir. Köpeklerimizin sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmeleri bizler oldukça önemli. Bunları ona sunabilmek için ise elimizden geldiğinde iyi gelmek, ihtiyaçlarını karşılamak önceliğimiz. Irk, cinsiyet, çevresel koşullar ve genetik gibi sağlığını bozacak etkenler olsa da biz minik dostumuzun kilosunu kontrolde tutarak ona yardımcı olmak konusunda çaba gösterebiliriz.Köpekler için 5 farklı vücut kondisyon skoru bulunur. Bunlar; çok zayıf, zayıf, normal, kilolu, obezdir. Bir köpek ne kadar normal kilosunda kalırsa, büyük ihtimalle o kadar sağlıklı da kalacaktır. Kilo kontrolü için öncellikle köpeğinizin kilosunu ve ırkına göre vücut kondisyon skorunu öğrenmelisiniz. Veteriner hekiminizden bunun bilgisini alabilirsiniz. Eğer ki köpeğiniz kilolu ya da obez sınıfında ise hekiminizden, köpeğinizin kilo vermesi konusunda destek alabilir, gerekli ise farklı bir beslenmeye geçiş yapabilirsiniz. Fakat köpeğiniz normal kilodaysa bile kilo kontrolü gerekli midir? Köpeğiniz hayatının her evresinde kilo kontrolüne ihtiyaç duymaktadır. Küçük yaşlarda çok gözlemlenmese de yaş aldıkça kilo alımının etkileri de daha fazla ortaya çıkacaktır. Ayrıca kilo alımları, uzun vade de obeziteye sebep olmakla beraber birçok sağlık problemini de yanında getirir.  Obezite, vücut kütlesinin artmasına sebep olarak öncellikle eklemlere taşıyabileceğinden fazla yük verir ve eklemlerde rahatsızlıkların başlamasına sebep olur. Bununla beraber, kan şekerinin oynamasına, kolesterol, kalp ve solunum rahatsızlarına ve birçok rahatsızlığa daha sebep olabilmektedir.Tüm bu sebepler nedeniyle köpeğinizin normal kilosunda kalmasını sağlamak oldukça önemlidir. Normal kilosunda tutmak sağlıklı kalmasına destek olur fakat kesin bir çözüm değildir. Çünkü genetik ve çevresel faktörlerin bizlerin kontrolü dışında geliştiğini unutmamak gerekir. 
Evcil
CARNIVOR VS. HERBIVOR
KEDİ VE KÖPEKLERİMİZ ETOBUR MU? Gözlemlediklerimiz, beslenme ve gıda tüketme şekillerinden dolayı etobur olduklarını bazen düşünmesek de konu sadece “ee benim köpeğim / kedim makarna seviyor” dan çok daha öte. Konumuz sınıflandırılmaları, geldikleri soy, fizyolojileri. Konumuz; kedi ve köpek dostlarımızın gıdalardan en iyi şekilde yararlanabilmesi!Köklerini tanıyalım Kurt soyundan gelen köpekler, vahşi kedilerle aynı kökeni paylaşan tatlı kediler. Ne kadar ataları kadar sert, saldırgan ve korkutucu olmasalar da onlar aslında hala atalarının özelliklerini genetik olarak taşımaktalar.Vahşi kedigillerle fizyolojik olarak farkı olmayan evcil kedi dostlarımız zorunlu etobur sınıfında yer alır. Köpekler ise ataları kurttan biraz farklılaşmış olduğunda sadece etobur olarak sınıflandırmak yeterlidir. Zorunlu etoburlar; yüksek protein tüketimine ihtiyaç duyarlar ve etle beslenmek zorundadırlar, zorunlu etobur olmayan etoburların ihtiyaç duydukları protein oranı ise daha düşüktür. Bu nedenle kedilerin kesinlikle etobur olarak beslenmeleri, buna paralel olarak mama seçilmesi oldukça önemlidir. Aksi taktirde kediniz hem ihtiyacı olduğu besinleri karşılayamaz hem de sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olunur. Otçul ile etçil karşılaştırmasıHer canlının sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için alması gereken besin farklılık göstermektedir. Bu sınıflandırma da bizlere, canlıların özellikleri hakkında bilgi vermektedir. Otçul ve etçilleri ayıran temel özellik ise, etçil beslenmenin hayvansal, otçul beslenmenin ise bitkisel kaynaklı olarak gerçekleşmesi gerekliliğidir. Ayrıca almaları gereken makro ve mikro elemenler de farklılık gösterebilmektedir. Carnivor göstergesi olan içeriklerHem kediler hem de köpekler D vitaminini üretemediklerinden dolayı dışarıdan almaları gerekir. D vitaminin dışarıdan alınıp, işlevsel olabilmesi için ise D3 formunda olması gerekmektedir ve bu form ancak hayvansal besinlerden alınabilir. Kedilerde, D vitaminine ek olarak önemli bir amino asit olan “taurin”in de dışarıdan alınması zorunludur. Taurin hayvansal kaynaklarda bulunup, birçok sistem ve organın çalışmasına destek olduğu için hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle uzun ve sağlıklı yaşamaları için önemli yapıtaşlarından biri de taurindir.Anatomik yapıdaki farklılıklarOtçul ve etçillerin anatomik yapıları incelendiğinde birçok farklılık göze çarpmaktadır. Ağız, diş, çene, mide ve bağırsak yapıları yani kısacası sindirim sistemi farklılıkları bizlere nasıl beslenmeleri konusunda yol göstermektedir. Otçulların karbonhidrat ve kaba lifleri sindirebilmeleri için tükürüklerinde amilaz enzimi bulunurken, etçillerde bu enzim mevcut değildir. Karbonhidrat tükettiklerinde ise sindirmek için pankreasa bu görev düşer ve çalışma uzun vade pankreasın yorulmasına neden olur.Otçullar bitki özünü yediklerinden, bu görev için özel olarak tasarlanmış, bitki materyalini öğütme kabiliyetine sahip büyük, yassı dişleri vardır. Çeneleri ise çiğneme endekslidir. Etoburların ise et yemeye ve avlanmaya uygun, keskin kesici dişleri ve büyük, sivri köpek dişleri vardır. Çeneleri ise avını parçalamaya uygun yapıdadır.  Ayrıca sindirim sistemleri karşılaştırıldığında otçulların sindirim sistemleri, karnivorlara oranla daha uzundur ve mideleri birkaç odalıdır. Etoburların ise sindirim sistemleri kısa ve mideleri tek odalıdır. Peki, enerji nasıl sağlanır? Otçul ve etoburlar, enerji üretme konusunda da birbirinden ayrılırlar. Karbonhidrat ağırlıklı beslenen otçul canlılar, enerjiyi bu besin kaynaklarından üretirler. Bu nedenle besinlerinde karbonhidrat zorunlu içeriktir. Etobur sınıfına giren canlılar ise enerji kaynağı olarak öncellikle proteini, sonrasında ise yağı kullanırlar. Bu nedenle de karbonhidrat değil, protein ve yağ içeriği etobur canlılar için önemlidir.  
Kedi
KEDİLERDE YAŞAM EVRESİNE GÖRE BESLENME
KEDİLERDE YAŞAM EVRESİNE GÖRE BESLENMEİlk evcilleştirilen hayvanlardan olan kediler; hala bazı konularda gizemini koruyan, köpeklere oranla çözülmemiş özelliklere sahip hayvanlardır. Belki de bu gizemli kalmışlıkları bizlere çekici geliyor ve belki de bu sebeple kedi severler her gördüğü kediye aşkla yaklaşıyor. Sonuçta her birinin keşfedilecek enteresan davranışları oluyor. Bu gizemli, farklı farklı davranışlara sahip, kalıplara sığmayan kedi dostlarımıza evlerimizi açtığımızda onların ihtiyaçlarını da özenle karşılamamız gerekmektedir. Bu ihtiyaçların başında doğru beslenme ve doğru bakım gelmektedir. Yavru dönemindeki kediler Daha bir avuç boyutunda olan yavru kedi dünyaya geldi ve artık yaşamla savaşma zamanı. Peki bu noktada nelere ihtiyacı var, ve bunlara nasıl karar vereceğiz? Bu noktada bizler sizlere yardımcı olacağız ve minnoş kedinizin, bu dönemden yetişkinlik dönemine kadar nasıl ilerlemek gerektiği hakkında bazı notlar sunacağız. Yavru kediler en az 5-6 haftalık olana kadar anne sütü ile beslenmeleri gerekmektedir. Bu süreçten daha kısa sürede anne sütünün kesilmesi, gelişimde bazı problemler olmasına sebep olabilmektedir. Ayrıca eğer kedinizin dişleri yeterli gelişimi göstermediyse, yavru kedinizin beslenmesinde, gıdaları tüketiminde zorluklar olabilir. Sütten kesilen bebek, artık 12 aya kadar yavru olarak kabul edilir. Bu süreçte tam ve kaliteli olan yavru maması ile beslenmesi, sağlığı ve gelişimi için oldukça önemli olacaktır.Bu dönemde yavru kediler yetişkin kedilere oranla daha fazla mikro ve makro elemente ihtiyaç duyarlar. Bunun yanı sıra enerji ihtiyaçları da daha fazladır. Bu nedenler incelendiğinde, yavru kedinizin sağlıklı olarak gelişimini tamamlayabilmesi için, yavrulara özel üretilmiş mamaları tercih etmeniz gerekir. Uzun süreli olarak yetişkin ya da yaşlı maması tüketilirse, yavru kedinizin mineral, vitamin gibi birçok eksikliği olacak ve bu durum birçok rahatsızlığa da alt yapı oluşturabilecektir. Sütten kesildikten sonra başlayan bu dönemde, yavrunun bağırsak florası da gelişmeye başlar. Bağırsak florası sadece sindirim için değil, bağışıklık sisteminin de gelişmesi için oldukça önemlidir. Bu nedenle bu dönemde sindirilebilirliği yüksek ve prebiyotiklerden zengin gıdaların tüketilmesi önemlidir. Yetişkin kedilerin vücutları ne ister? Minik kediniz artık büyüdü ve 12 aylık oldu ve böylece yetişkinlik dönemine de giriş yapmış bulundu. Yavru kedilerde spesifik beslenmenin yapılması gerektiği gibi, yetişkin kedilerde de yaş aralığına ve fizyolojisine uygun mama seçilmesi oldukça önemlidir. Çünkü yetişkinlikle beraber, gelişimini tamamlamış olan kedi dostlarımızın ihtiyaç duyduğu protein miktarı, enerji miktarı, mineral, vitamin miktarı bir nebze de olsa azalmaya başlar. Unutmamalıyız ki, her elementin eksikliği uzun vade de nasıl rahatsızlığa neden oluyorsa, bazı elementlerin fazlalığı da farklı rahatsızlıklara neden olabilir. Yetişkinlik döneminde fizyolojik olarak hamile, kısır ya da herhangi bir rahatsızlığı olan kedilerin gıdaları da farklı olması gerekmektedir. Çoğu fizyolojik değişim, kedilerin ihtiyaçlarının da değiştiğini bizlere anlatabilir. Bu nedenle düzenli veteriner hekim kontrolleri ile hangi durumda neye ihtiyacı olabileceğini öğrenebilirsiniz. Gebelik ve emzirme dönemlerinde dikkat edileceklerBu iki süreçte anne kedi hem kendini hem de bebeklerini beslemelidir. Bu nedenle gebelik ve emzirme dönemlerinde anne kedinin ihtiyaçları artmaktadır. Bu dönemlerde anne hem kendi hem de bebeklerin tüm ihtiyaçların karşılanabilmesi için, değerleri daha yüksek olan yavru kedi maması ile serbest beslenme yapması önerilmektedir. Serbest beslenme ile ihtiyacı olan tüm besini karşılasa da burada önemli olan şeylerden biri de annenin ihtiyaçlarına uygun doğru, besleyici ve yüksek kaliteli gıdaların seçimidir. Kısırlaştırılmış yetişkin kedilerKısır kediler, kısır olmayan kedilere oranla enerji ihtiyaçları daha azdır. Bu nedenle yetişkin mamalarından ziyade kısır kedi mamalarını kullanmaları gerekmektedir. Eğer ki yetişkin maması verilecek ise günlük beslenme miktarının iyi ayarlanması gerekir. Çünkü kısırlaştırıldıktan sonra kedilerin hem fiziksel aktiviteleri hem de metabolik hızları yavaşlamaya başlamaktadır. Bu nedenle de kilo almaya eğilimli olurlar. Kilo ise uzun vadede belirli miktara ulaştığında birçok hastalığa da zemin hazırlar. Bu nedenle baştan önlem alarak kontrollü beslemek oldukça önemlidir. Yaşı ilerlemiş kediler ve ihtiyaçlarıKedilerin yaşam süreleri oldukça farklılık göstermektedir. Yaşam süresinin şekillenmesinde birden çok etken mevcuttur. Genetik, beslenme, çevresel etkenler gibi. Birçok etken olan bu süreçte önemli olan elimizden geleni sağlayabilmek ve yaşam süresi boyunca sağlıklı, mutlu yaşamasını desteklemektir. Bizlerinde bu konuda yapabileceklerinin başında yaşadığı alanda ona yardımcı olmak ve ihtiyaçlarını sağlamaktır. Kediler, 9 – 10 yaşlarından itibaren yaşlı olarak kabul edilirler. Bu noktada ihtiyaçları farklılık göstermeye başlar. Hareket kabiliyeti azalan yaşlı kedinin, kalori alımının da azalması gerekir. Aynı zamanda kaliteli ve yüksek sindirilebilirliğe sahip protein alım ihtiyacı da artmaktadır. Ayrıca alınması gereken mineral ve vitaminlerde eksiksiz olmalıdır. Sonuç olarak patili dostlarımız için en uygun gıdayı seçmenin püf noktalarından biri de onların ihtiyaçlarını tespit etmektir. Bu noktalarda ise veteriner hekiminize danışabilir, evcil hayvanınız için en doğru besini seçme konusunda yardım alabilirsiniz.  
Evcil
HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN KÜÇÜK ORGANİK MOLEKÜLLER
HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN KÜÇÜK ORGANİK MOLEKÜLLERVücut için oldukça önemli olan vitaminler, vücutta farklı sistemlerde görev alan ve eksikliklerinde ciddi rahatsızlıklara neden olan küçük moleküllerdir. Vücutta ya yetersiz ya da hiç üretilemeyen vitaminlerin dışarıdan düzenli olarak besinlerle alınması gerekir ve her biri farklı metabolizmalarda düzenleyici rolündedirler.Vitaminler kendi içinde iki gruba ayrılırlar. Bu gruplardan biri yağda eriyen vitaminlerdir, diğeri ise suda eriyen vitaminlerdir. Yağda eriyenler A,D,E,K vitaminleri iken suda eriyenler B grubu ve C vitaminleridir. Yağda eriyenler depo edilebilir iken, suda eriyenlerin düzenli olarak dışarıdan alınması gerekmektedir. YAĞDA ERİYEN VİTAMİNLERA, D, E VE K vitaminleri bu grupta yer alırlar. Bu grupta yerini alan vitaminler genellikle yapısal sistemlerin metabolizmasının düzenlenmesinde görev alırlar. A Vitamini (Retinol)Havuç, portakal, domates gibi sarı- turuncu besinler A Vitamininin bitkisel kaynaklarıdır. Hayvansal kaynaklar arasında ise balık yağı, yumurta sarısı ve karaciğer bulunur. Temel olarak gözler, kaslar, sinir sistemi ve deri üzerinde etkisi bulunur. Aynı zamanda kemik gelişimini destekleyerek büyümeye yardımcı olur. Bunlara ek olarak A Vitaminlerinin antioksidan özellikleri bulunmaktadır. D Vitamini (Kalsiferol)Diğer adıyla “güneş ışığı vitamini” olarak da bilinen D Vitaminin temel kaynağının güneş ışığı olduğunu söyleyebiliriz. Güneş ışığının yanı sıra balık yağı, balık, karaciğer, yumurta sarısı da D Vitamini kaynakları arasında yerlerini alırlar. Kalsiyum ve fosfor metabolizması üzerine etkisi olan D Vitamini, kalsiyum ve fosforun emilmesini sağlayarak kemiklerde depolanmasını artırırlar. Bu etki sayesinde kemik gelişmesinde etkin rol oynarlar. Ayrıca aktif bir steroid hormon olarak kabul edildiklerinden dolayı hormon yetersizliklerinde D vitamini tedaviye yardımcı olarak kullanılabilir. E Vitamini (Tokoferol) Bitkisel yağlar, fındık, ayçiçeği tohumları, badem içi, tahıllar ve karaciğer E vitamini kaynakları içerisinde yer almaktadır. Hücre içi ve dışı antioksidan etkiye sahiplerdir. Ayrıca bağışıklık sisteminde görevli olan hücreleri aktivitelerini arttırabilirler. K Vitamini Karaciğer ve yumurta en temel kaynaklardır. K vitamini kanın pıhtılaşabilmesi için gereklidir. Aynı zamanda kemik sağlığını da destekleyici özelliği bulunur. SUDA ERİYEN VİTAMİNLERB grubu vitaminleri ve C vitamini suda eriyen vitaminlerdir. Bu grupta yer alan vitaminler genel olarak enerji metabolizmalarında ve enerji düzenlenmesinde doğrudan ya da dolaylı olarak yer alırlar. B Grubu VitaminlerVitaminler ile enzimler arasında güçlü bağlantılar vardır fakat özellikle B grubu vitaminler bazı spesifik enzimlerin aktive edilmesinde direkt görevlidir ve sistemlerin çalışmasında önemli yerlere sahiplerdir. B1 (Tiyamin): Bira mayası, bezelye, ceviz başlıca kaynaklardır. Sinir sisteminde iletilerin iletilmesinde, sinir hücrelerinin temel fonksiyonlarını yerine getirmesinde görevlilerdir. Ayrıca kas gelişimi içinde önemlilerdir. B2 (Riboflavin): Yeşil bitkiler, mayalar, yumurta, karaciğer, et temel kaynaklar arasında bulunur. Düzenli ve yeterli alınması oldukça önemlidir çünkü temel olarak büyümeyi destekler. Bunun yanı sıra karbonhidrat, lipit, protein metabolizmasında görev alan moleküllerin yapısında bulunurlarB3 (Niasin): Karaciğer ve ette zengin olarak bulunmaktadır. Bunların yanı sıra yeşil sebzeler, maya, ceviz, fındık ve baklagillerde de zengin olarak bulunur. Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında etkin rol oynar dolayısıyla enerji sağlamada önemli yerleri vardır. Ayrıca sindirim sisteminin yapı taşı olan asitlerin üretiminde de görev alırlar. B5 (Pantotenik Asit): Diğer B grubu vitaminleri gibi karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında etkin rol oynarlar. Karaciğer, yumurta, maya, pirinç B5 vitaminince zengin besinlerdir. B6 (Pridoksin): Sinir sisteminin ve hormonların düzenli çalışmasında önemli yere sahiplerdir. Ayrıca bağışıklık sisteminde de görevli olan antikor ve akyuvar oluşumunda da rol oynarlar. Karaciğer, yeşil yapraklı sebzeler, tahıllar B6 vitamini kaynaklarındandır. B7 (Biyotin): Büyüme faktörü olarak da bilinen B7 vitamini tüy sağlığı içinde etkin rol oynar. Karaciğer, böbrek, yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bolca yer alır. B9 (Folik Asit): Hücre bölünmesi için gereklidir. Buna bağlı olarak kırmızı kan hücreleri ve sinir dokularının oluşmasında aktif rol oynar. Karaciğer, böbrek, ıspanak, portakal, muz, maya temel kaynaklardır. B12 (Kobalamin): Bağışıklık sistemini güçlendiren, kemik iliğinde hücre yapımında ve sinir sisteminin doğru çalışmasında görev alan B12 vitamini temel olarak kabuklu deniz ürünlerinde, karaciğerde, yumurtada ve bazı yağlı balıklarda zengin miktarlarda bulunmaktadır.C Vitamini (Askorbik Asit)Birçok meyvede bol miktarda bulunan C vitamini, hayvansal gıdalarda oldukça az miktarda bulunmaktadır. İmmun sistemin güçlenmesinde etkili olan C vitamini, antioksidan özelliğine de sahiptir. Bunları yanı sıra kıkırdak, kemik ve dişlerin hücre içi maddelerinin düzenli olarak sentezlenmesini destekler.  
Evcil
BU BİTKİLERE DİKKAT
HANGİ BİTKİLER DOST? HANGİ BİTKİLER DÜŞMAN?Evlerimizi açmış olduğumuz kedi ve köpek çocuklarımızın sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmesi hepimizin önceliği. Bu nedenle minik dostlarımıza evimizin kapılarını açtıktan sonra sadece mamaları, suları vb ürünlerin değil evde de bazı dikkat etmemiz gereken öğeler bulunuyor. Bu yazıda daha sağlıklı ve mutlu yaşam için dikkat etmemiz gereken ev bitkilerinden bahsedeceğiz.  Güzel, ihtişamlı görünümlerine rağmen minik dostlarımız için nasıl tehlikeli olduklarına değineceğiz. Tabi ki kedi sahibi olmak, bitkilerden vazgeçmek değil ve tabi ki minik dostunuza zarar vermeyen bitkiler de mevcut. Zararsız bitkileri de yazımızın devamında bulabilirsiniz.Tehlike oluşturan bitkilerDeve Tabanı (Monstrea deliciosa): Yaygın olarak evlerimizde yer alan deve tabanı içerdiği kalsiyum oksalatlar nedeniyle kediler için zehirli sınıfına girmektedir. Çözünmeyen kalsiyum oksalatlar kedilere temas etmesiyle, kedilerde aşırı salya akımı, kusma, dudaklarda şişme yanma gibi semptomlar gözlemlenmektedir. Salon Sarmaşığı (Epipremnum aureum): Deve tabanı ile aynı olarak kalsiyum oksalat içeren salon sarmaşığı yine kedi ve köpek sahiplerinin dikkat etmesi gereken salon bitkileri arasında yerini almaktadır. Paşa Kılıcı (Sansevieria trifasciata): İçinde bulunan ve kimyasal bir bileşik olan saponinler nedeniyle hem köpek hem de kediler için zehirli bitki sınıfındadır. Isırılıp, yutulduğunda çok ciddi yan etkiler oluşturmaktadır. Difenbhaya: Kediler için zehirli olan Difenbahyalar evlerde en popüler olan bitkiler arasında yer almaktadır. İçerdiği kimyasal bileşiklerin yanı sıra yine içinde bulunan ve çözünmeyen kalsiyum oksalatlar nedeniyle sindirim sisteminde ve solunum sisteminde ciddi semptomlara yol açar.Aleo vera: Yapraklarında bulunan sıvı birçok tedavide yardımcı olarak kullanılan aleo vera, bakımının da kolay olmasından dolayı her geçen gün evlerde sayıca artmakta. Fakat bizler için faydası yüksek olan bu mucizevi bitki ne yazık ki pati dostlarımız için büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu nedenle kedili evlerde bulunmaması minik dostunuzun sağlığı için riski ortadan kaldırmak demektir. Barış Zambağı (Spathiphyllum): Baharın müjdecisi çiçeklerinin açmasıyla ilgi odağı olan barış zambağı özellikle gönderi çiçekler arasında oldukça popüler. Fakat güzel görüntüleri bizleri çok mutlu etse de kedi ve köpekler için tehlikeliler. Difenbhaya da olduğu gibi içerdiği çözünmeyen kalsiyum oksalatlar nedeniyle tehlike oluşturmaktadır. Yuka (Yucca massengena): Steroidal saponinler içerdiklerinden dolayı kedi ve köpekler için zehirli bitki sınıfına girmektedir. Yenildiği taktirde kusma, ishal, koordinasyon bozukluğu gibi farklı semptomlara neden olabilir. Pati dostu bitkilerSaydığımız bitkiler ne kadar çok gibi dursa da tabii ki kedi dostu olan, patili evlerde yer verebileceğimiz ve en önemlisi herhangi bir tehlike arz etmeyen bitkiler de mevcuttur. Aşk Merdiveni (Nephrolepis exaltata): Bir dönem birçok evde yerini almış olan, farklı görüntüsü ile görsel şölen olan aşk merdivenlerini bakımı kolay, sürekli karbondioksit alıp oksijen veren bir bitkidir. Aynı zamanda bu özelliğinden dolayı yatak odalarına bile konulabilecek ender bitkiler arasındadır. Kurdele çiçeği (Chlorophytum comosum): Aşk merdiveni gibi sürekli karbondioksit alıp oksijen veren bir bitki olup, kedi ve köpeklere karşı tehlike arz etmezler.Cüce Hurma Palmiyesi (Phoenix roobellini): Hem bahçeli evlerde hem de küçük versiyonları ev içerisinde yaşamaya uygun olan bu palmiye, egzotik havayı evinize taşırken, kedi ve köpeklerimiz için güvenlik sağlıyor.Bambu Palmiyesi (Bamboo Palm): Güzel görseli, uzak doğu esintisiyle popülerliği artan bambu palmiyesi de diğer zararsız bitkiler gibi karbondioksiti emerek oksijen vermektedir.Dağ Palmiyesi (Chamaedorea elegans): Kedi ve köpeklere zararsız olan Dağ palmiyesi karbondioksiti alıp oksijen vermesinin yanı sıra havada bulunan amonyağı da temizleyebiliyor. Muz bitkisi – Özellikle yüksek tavanlı evlere farklı bir hava katabilen muz bitkisi, kedi ve köpekler için zararsız olduğu gibi evin havasını da temizliyorlar.Orkide (Dendrobium orchids): Zarif görüntüsüyle herkesin beğenisini kazanmış orkideler, kedili evlerinde vazgeçilmezi olmaya aday.   
Evcil
TAURİN: O OLMAZSA OLMAZ
Protein yapı taşı olan amino asitler; organizmanın, organların ve sistemlerin doğru şekilde çalışmasında önemli rollere sahiplerdir. Temel olarak, vücutta kritik önemi olan 20’den fazla amino asit bulunur. Bunların bazıları vücutla sentezlenebilirken, bazıları ise sentezlenemez ve  dışarıdan alınması gerekir.Vücutta sentezlenebilenlere esansiyel olmayan amino asit, sentezlenemeyen ve dışarıdan alınması gerekenlere esansiyel amino asit denir. Taurin kediler tarafından sentezlenemediğinden, kediler için esansiyel amino asit olarak sınıflandırılır. Bu nedenle düzenli olarak besinleriyle almaları gerekir. Ayrıca kediler taurini hızlı metabolize ettikleri için her gün, belirli miktarlarda almaları zorunludur.Köpekler ise taurini sentezleyebildiklerinden dolayı mamalarında bulunması zorunlu değildir fakat taurin önemli bir aminoasitlerden olduğu için mamalarında bulunması avantaj sağlamaktadır..Peki, taurinin görevleri nedir? Hayvansal kaynaklı bir aminoasit olan taurin sağlıklı yaşam için önemlidir ve beyin, kalp, karaciğer, böbrek ve kas dokuda yüksek miktarlarda yer alır. Vücutta birçok önemli rolü olan taurin başlıca aktif olarak rol aldığı sistemler şu şekildedir;Beyin gelişimini ve sağlığını desteklerKas kasının çalışmasına yardımcı olur Dolaşım sistemine yardımcıÜreme sisteminin sağlığını desteklerBağışıklık sistemi için önemlidirYüksek antioksidan özelliğine sahiptirGörme fonksiyonlarının doğru çalışmasında etkilidirGebelik süreci ve fetal gelişim için önemlidirTaurin eksikliğinin sonuçları nedir?Taurinin doğru miktarlarda vücutta bulunması hem kedi hem de köpekler için hayati önemler içirir. Özellikle kalp büyümesi, kan pompalama bozuklukları ve kalp yetmezliği başlıca neden olduğu rahatsızlıklar arasında yer alıyor. Kalp hastalılarını yanı sıra, ağız sağlığı, görme, üreme problemleri, diyabet ve tüy dökülmesi gibi rahatsızlıklarda taurin eksikliklerinde karşımıza çıkabilir.Taurinin neden olduğu rahatsızlıklar, semptomlar kısa sürede kendini göstermez. Taurin eksikliği çok ciddi seviyeler indiğinde de gözlemlenebilir. Çoğu zaman taurin eksikliği tespit edildikten kedi ve köpeklerin taurin alımını sağlamak, semptomları ortadan kaldırmaya yardımcı olsa da ilerlemiş rahatsızlıklarda geri dönüşüm için geç kalınabilir. Bu nedenle taurinin eksiksiz alınması sağlıklı yaşam için oldukça önemlidir. 
Kedi
ASİL VE UYSAL İNGİLİZLER: BRITISH SHORTHAIR
Anavatanları İngiltere olarak kabul edilen British Shorthair ırkı ilk olarak 19.YY ‘da Harrison Weir’in bir kedi yarışmasında tanıtılmıştır. Yakın geçmişte tanıtılan bu ırk günümüzde ise en popüler kedi ırkları arasında yer almaktadır.Eski isimleri olan British Blue ismini gri- mavi tüylerinden almış olsalar da zaman içerisinde karşılaşılan farklı tüy renklerinden dolayı British Shorthair ismini almıştır. Bir İngiliz asilzade olan bir ırk özellikle günümüz dünyasında kendi insanlarına uyum sağlayabilir, çok fazla ilgi istemez ve bu ilgi yoksunluğuna da girmeyen bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, uzun süreli evde kalmak ya da sahibinin ona pek vakit ayıramaması çok önemli değildir. Fakat tabi ki bu beklenti sıfır da değildir. Özellikle sahibine çok bağlıdır ve onunla kısa da olsa vakit geçirmekten, sahibiyle oynamaktan keyif olur. Hatta bazı anlarda oyuncu olarak bile tanımlanabilirler. Çok fazla hareket etmeyen bu ırk tembel gibi gözükse de sahibiyle oynamayı sever. Bu oyunlar ise sağlığı için çok önemlidir çünkü aksi takdirde kilo almaya meyilli olduğundan sağlık problemleri ile savaşabilir. Sahipleriyle çok özel bağlar kuran British Shorthair ırkı kucak kedisi değillerdir ama sahiplerinden çok fazla da uzaklaşmazlar. Uysal yapılarından mı kaynaklı bilinmez hem çocuklar hem de diğer evcil hayvanlarla iyi iletişim kurarlar. Ayrıca yaşadıkları ortama ise kısa sürede uyum sağlayabilmelerinin yanında oldukça zeki kedilerdir. Muhteşem tüyleri ise kısa ve kadifemsi yapıdadır. Tek katmanlı olan tüyleri çok fazla dökülmez. Haftada 1 -2 kez taramak, fazla olmayan tüy dökümünün önüne geçmede sizlere yardımcı olacaktır.Jazzy Pet Food; kedi cinsi ayırt etmen bütün kedilerin tahılsız ve sağlıklı beslenme yolculuklarında onlara eşlik etmek için özel olarak kurgulanmış, BPA içermeyen, mono-proteinli ve katkısız yaş mamalardır.
Evcil
SEVGİ DOLU KIVIRCIK: POODLE
Günümüz dünyasında her geçen gün popülerliği artan Poodle ırkının ana vatanı Fransa kabul edilse de aslen ismini Almancadan almıştır. Suya atlayan anlamına gelen “Pudelin” kelimesinden türemiş olan isimleri aslında ana karakterlerini yansıtmaktadır. Hem yüzmeyle hem de su ile arası iyi olan bu ırk zamanında su kuşu avlarında yer aldığı bilinmektedir. Ayrıca Antik Mısır ve Roma tarihine baktığımızda da Poodle ırkının resmedilmiş olduğunu görebiliriz. Bu nedenle Poodle ırkının anavatanı ve çıkış tarihi tam kesinlik içermemektedir. Avcılığa bağlı olarak Poodle ırkının koku alma reseptörleri çok gelişmiş olup, iç güdüleri de çok güçlüdür. Yapılan bazı araştırmalar, Poodle’ların yaklaşan tehlikeyi hissettiğini ve hissettiğinde de havlayarak sahibini uyardığını göstermiştir. Poodle ırkının farklı 3 boyutu bulunmaktadır. Standart, minyatür ve toy. Bu 3 boyut ne kadar farklı görünse de karakter ve yapıları tamamen aynıdır.  Ayrıca 3 boyutta da temel olarak siyah, kahve tonları ve beyaz tüy renkleri görülmekte, sık ve kıvırcık tüyleri bulunmaktadır.EN ZEKİ 2. IRKSevimliliğinin yanı sıra kavrama özelliği, hızlı öğrenmesi gibi özellikleri Poodle ırkını, Border Collie ırkından sonra en zeki 2. ırk yapıyor. Fakat bunların yanı sıra eğitimlerinin olabildiğince erken yapılması gelişimlerini doğru tamamlayabilmeleri açısından oldukça önemlidir. Aksi taktirde enerjilerinin ve zekasının doğru yönlendirilmemesi, istenmeyen davranışların ortaya çıkışını tetikleyebilir. Çünkü zeki ve hareketli olan bu ırk, erken eğitimi tamamlamadıklarında, kendilerini evin alfası zannedebilir, söz dinlemeyebilir ve çevreden hızlıca kaptığı negatif davranışları uygulayabilir. Bu nedenlerden dolayı erken eğitim ile doğru davranışları öğretmek, onun alfa değil, sizin sözünüzü dinlemesi gerektiğini belirtmek, enerjisini atabileceği aktiviteleri sağlamak oldukça önemlidir. ENERJİLERİNİ HARCAMALARI GEREKPoodle ırkının her bir boyutunun enerjileri oldukça yüksektir. Bu nedenle hangi boyutlarda olursa olsunlar düzenli yürüyüşler ve oyunlar onların enerjilerini doğru şekilde harcamalarını sağlayacaktır. Özellikle enerjilerini iyi harcayamayan poodlelar istenmeyen davranışlara, fazla bağırmalara neden olabilirler. Toy Poodle'ların ise boyutları nedeniyle birçok kişi tarafından kucak köpeği olduğu düşünülmektedir. Fakat enerjisi fazla, diğer boyutlardan bir farkı olmayan bu boyutun, kucak köpeği olmadığı ve bol bol enerji harcaması için aktif olması gerektiğini unutmamak gerekir. İLGİYİ ÇOK SEVEN BİR IRKSevimli oldukları kadar sevgi dolu olan bu ırk ilgi görmeyi çok severler ve buna ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle sahiplerine çok bağlılardır. Yalnız kalmayı sevmedikleri gibi, kısa süre bile yalnız kalsalar dahi terk edilme endişesini yaşamaya başlarlar. Sevgi dolu yapıları ve sosyallikleri nedeniyle çocuklarla ve diğer köpeklerle de iyi anlaşmaktadırlar. Tüm bu nedenlerden dolayı poodle ırkı aile köpeği olarak kabul edilir. TÜY BAKIMI ÖNEMLİ Son olarak, Poodle ırklarının bakımlarının düzenli yapılması oldukça önemlidir. Çok tüy dökmeyen bu ırkın tüy yapısı sık ve kıvırcık olduğundan dolayı keçeleşmeye yatkındır. Evde düzenli tarama yapılmalı, aynı zamanda düzenli olarak evcil hayvan kuaförlerinde tüy bakımlarıyla ilgilenilmelidir. Düzenli olarak yapılan bakım derinin hava alması, sağlığının desteklenmesi açısından da önemlidir. Hava alamayan deri, deri hastalılarına alt yapı hazırlayabilir ve deri bütünlüğünün bozulmasına neden olabilir. Jazzy Pet Food; kedi cinsi ayırt etmen bütün kedilerin tahılsız ve sağlıklı beslenme yolculuklarında onlara eşlik etmek için özel olarak kurgulanmış, BPA içermeyen, mono-proteinli ve katkısız yaş mamalardır.
Köpek
BASIK SURATLI TATLIŞ PUG
Kıvrımlı hatları, basık suratı, pörtlek gözleriyle görenlerin kalbini eriten bir ırktır. Kökleri Çin’e dayanan Pug, günümüzde en yaygın olarak beslenen ırklar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Pug ırkının geçmişi milattan önce 400 yıllarına uzanmakla beraber, o dönemde Çin saray mensupları için çiftleştirilmiş, bir dönem ise Budist rahiplerinin en sadık dostları olmuşlardır. Uzak Doğu’dan sonra ise Hollanda’ya getirilmiş ve Avrupa’ya yayılmıştır. Birçok aristokrat ailenin de üyesi olarak soylarını devam ettirmişlerdir. Bazı kaynaklara göre Pekineseler ile akraba oldukları düşünülse de farklı kaynaklara göre ise Bulldoglar ile akrabalıklarının olduğu belirtilir. Bu nedenle atalarının tam olarak hangi ırk olduğu bilinmemektedir. Ne çok soğuk ne çok sıcakSevecen, neşeli ve sakin olan bu ırk kişiliğinden dolayı ideal aile köpeğidir. Çocuklarla iyi anlaşırlar, oyunculardır. Çok havlamazlar fakat koruma iç güdüleri çok gelişmiş olduğu için aile üyelerine karşı tehlike sezdiklerinde karşı tarafı ısırabilirler. Aile üyelerine karşı çok bağlılardır ve onlarla vakit geçirmeyi severler. Pek havlamazlar fakat horlama, hapşırma gibi sesler çıkartabilir. Bunların duyulması oldukça olağan bir durumdur. Uyumlu yapıları ve fazla hareketli olmayan yapılarından dolayı apartmanda yaşamaya uygun bir ırktır. Hassas noktası ise ısı değişiklikleridir. Çok soğuklarda üşür, çok sıcaklarda ise ısı çarpması yaşayabilir. Bu nedenle kışın yürüyüşlerde, dışarı çıkma durumlarında kendisine uygun bir kıyafet giydirilmesi, minnoş dostunuz için çok iyi olacaktır. İnatçı bir kişiliğe sahip Pugların eğitimlerini rahatlıkla tamamlayabilmesi, sosyalleşebilmesi ve ailesi dışındaki kişilere de fevri davranmaması için eğitimlerinin küçük yaşta başlaması oldukça önemlidir. Çok zeki bir ırk olan Pug, inatçılıklarından dolayı yaş aldıkça eğitimlerinde de aksileşmeye başlarlar. Evde yaşamaya uygun olan Pug, ailesiyle vakit geçirmeyi sever ve uzun süreli yalnızlıklardan hoşlanmazlar. Uzun süre yalnız kaldıklarında ise agresifleşebilir ve davranışlarında değişmeler görülebilir. Puglar dökülme eğilimi olan kısa tüylere sahiptir. Bu nedenle düzenli olarak tüylerinin taranması oldukça önemlidir. Kıvrımlı deri yapıları çok banyo yapmaya elverişli değildir. Banyo yapılırsa, banyo sonrası kat kıvrımları çok iyi kurutulmalıdır. Aksi taktirde neme bağlı olarak farklı rahatsızlıklar gözlemlenebilir. Bunlara dikkat!Genetik olarak yatkınlıkları olan farklı rahatsızlıklar bulunur. Bu yüzden veteriner kontrollerinin düzenli yapılması sağlıklı bir yaşam için olmazsa olmalarıdır. Basık suratlarından kaynaklı olarak Brakiosefalik sendrom en çok rastlanan durumdur. Bunun yanı sıra alerjiler, cilt problemleri ve diş problemlerine sıklıkla rastlanabilir.Ayrıca Pug ırkı yemeği seven bir ırk olduğundan dolayı kilo alımına dolayısıyla da obeziteye yatkın ırktır. Obezite ise vücudu birçok hastalığa karşı açık hale gelmesine neden olmaktadır. Bu nedenle mamasının düzenli ve doğru ölçülerde verilmesi önemlidir. Aynı zamanda kilo almasının önüne geçmek için günlük kısa egzersizler yeterli olacaktır. Puglar burun yapıları nedeniyle oyun oynamayı çok sevseler de çok hareketli, efor isteyen etkinliklerde yer almaması gerekir. Aksi taktirde solunum yollarını zorlayacak ve tehlike oluşturacaktır. 
Kedi
SOSYAL KELEBEK: VAN KEDİSİ
Her zaman mavi ve yeşil (kehribar) olarak 2 farklı göz rengine sahip oldukları için farklı oldukları kabul edilse de Van kedileri kendilerine has özellikleri ve davranışları ile de sizlerin kalbini kazanacaktır. Kökeni Türkiye’nin Van ve çevresi olan bu kedilerin tarihi araştırmalara göre çok uzun yıllara dayanmaktadır. Fakat dünya çapında tanınmaları yakın geçmişte olmuştur. 1900 yılların ortasında Van’a gelen bir İngiliz’in 2 Van Kedisi sahiplenmesi ile günümüzde Avrupa ve Amerika’da tanınmaktadır. Soyu ise tükenme tehlikesi altına girdiğinden bu yana ülke dışına çıkarılması yasaklanmıştır. Sosyal kelebekVan kedileri avcılık iç güdüleri oldukça gelişmiş kedilerdir. Bu nedenle evcil yaşantılarında da kuş, sinek, küçük böcekler gibi canlıları avlamaya devam edebilirler. Fakat eve yavru iken geldiyse beraber yaşadığı hiçbir canlıya karşı bu şekilde davranmazlar. Bunun yanı evde yaşadığı kişilere çok bağlıdırlar ve bu bağlılığa bağlı olarak sık sık ilgi görmek isterler. İlgisiz kaldıklarında ise depresyona girebilirler. Hatta sahiplerinin başka kedi ve ya çocuk sevmelerini kıskanırlar. Hassas kalpli Van kedilerinin altıncı hisleri oldukça gelişmiştir. Bulunduğu ailede mutsuz olan kişiyi tespit ettiği gibi kişinin enerjisini yükseltmek için ya yanına sokulur ya da farklı oyunlar dener. Uysal ve sosyal olduğunu söyleyebileceğimi bu ırk, Siyam ırkı gibi konuşmayı çok severler. İsteklerini, şikayetlerini farklı ses ve hareketlerle anlatmayı başardığı gözlemlenmiş bu zeki ırk ince ses tonları ile aile fertleriyle inanılmaz bir iletişim kurmayı başarabilir. Oyun oynamaya dur yokHerhangi bir kedi ırkının yüzmeyi seviyor demek pek mümkün değildir. Fakat Van kedileri bir kez daha farklı karakterleri ile bu teoriyi yıkarlar. Akan sular, havuzlar onlar için çok cezbedicilerdir. Hatta bu nedenle evlerinde Van kedisiyle yaşayanların klozet kapaklarının kapalı tutmaları gerektiğini söyleyebiliriz.Su oynamak kadar sizle de oyun oynamak onlar için çok değerlidir. Ne kadar sevdiği ve alıştığı kişilere kendini sevdirmeyi sevse ve uysal olsa da, hareket etmek, oyun oynamak hem değerli hemde sağlığı için önemlidir. Bu nedenle gün içerisinde oyun için kendisine ayırmak onu mutlu eden aktiviteler arasında yerini alacaktır. Pamuk gibi tüyler Genellikle aslan yelelerine sahip bu ırk bazen kısa tüylü de olabilirler. Kış süresince daha uzun tüylü olan Van kedileri mevsim geçişlerinde tüy değiştirerek yazın daha kısa tüylü olarak geçirirler. Çoğunlukla tüyleri beyaz renklidir ve kuyrukları ise uzun yapıdadır. Haftada 2-3 kez kedi tarağı ile tarayarak hem ilgi göstermiş ve kedinizi mutlu etmiş olursunuz hem de tüyleri açısından rahatlamasına yardımcı olursunuz. Ayrıca tüyleri uzun olduğu için göz çevresi kir tutmaya müsait olduğundan nazikçe bakım yapmak, temizlemek göz sağlığı için önemlidir. 
Köpek
KÜÇÜK CÜSSELİ DEVLER: YORKSHIRE TERRIERLER
En küçük ırklar listesinde ikinci listede yer alsalar da cesaretleri ile cüsselerini devleştiren Yorkie’ler dünya çapında en popüler ırklar arasında da yer alıyorlar. Bakımlarının kolay olması ve apartman hayatının onları çok zorlamadığını düşünürsek, Yorkie günümüz dünyasında evimizi açabileceğimiz bir ırk gibi duruyor. Fakat her ırkta olduğu gibi kolay olan yanları kadar evimizi açarken dikkat etmemiz gereken davranışları da mevcuttur. ARİSTOKRAT BİR YAŞAMBüyük Britanya kökenli olan bu ırkın ilk olarak İskoç kökenli işçiler tarafından kömür madenlerinde, tekstil fabrikalarında fare yakalamak için getirilen farklı Terrier ırklarının melezlenmesi ile ortaya çıkmıştır. İsmini ise ilk çıkmış olduğu yer olan Yorkshire’dan almaktadır. Bu nedenle kendilerinin tam bir İngiliz olduğunu söyleyebiliriz. Yorkielerde ataları gibi ilk keşfedildiklerinde fare avlamak için işçiler tarafından yetiştirilmiştir. Hem zeki hem de avcılık içgüdüleri yüksektir. Farelerin kabusu olan Yorkieler, Viktoria döneminde ise sevimli, süslü tiplerinden dolayı kadınların dikkatini çekmiş ve daha çok aristokrat kadınlar tarafından sahiplenilmişlerdir. Bu andan itibaren ise şaşalı yaşamlarına adım atmaya başlamışlardır.SEVİMLİ AMA İNATÇIYumuşak tüyleri, sevimli suratları ve renkli tüyleri ile oldukça ilgi çeken Yorkie’ler birçok ülkede en çok tercih edilen köpek ırkıdır. Sahibine bağlılığı çok yüksektir ve koruma içgüdüleri çok gelişmiş olduğundan o küçük cüsseden çok ses çıkabilir. Yorkie’ler ailesiyle çok güçlü bağ kurabilse de yabancılara ve başka canlılara karşı pek tahammüle sahip değildir. Özellikle dışarıda gezerken tasmasız bırakılmamalıdır. Yavruyken evde başka bir canlı ya da çocuk olması, Yorkielerin alışabileceği bir durumken, belirli bir yaş sonrasında yabancı varlığını pek kabul edemezler. Bu gibi durumların en aza indirebilmesi için ise küçük yaşta eğitimlerinin tamamlanması önemlidir. Fakat inatçı olan bu ırk zor eğitimlere karşı çok sevecen değillerdir. BİR TEK SAHİBİ OLSUN ONA BİRŞEY OLMAZOldukça hareketli olan bu ırk, avlanma içgüdü yüksek çoğu köpek gibi hareket ihtiyaçları yüksektir. Oyun oynamayı sevdiği için hem oyun oynayarak bu enerjiyi atması desteklenebilir hem de günlük olarak birkaç saat dışarıda vakit geçirilerek egzersiz yaptırılabilir. Oyun oynamak Yorkieler için çok eğlenceli olduğu kadar bağlı olduğu kişi veya kişilerle vakit geçirmek onlar için mutluluk kaynağıdır. Ona ayıracağınız her vakit onun için çok değerlidir. Aynı zaman sahiplerine çok bağlı bu ırk evde uzun süreli yalnız kalması mümkün değildir. Uzun süreli yalnız kalmaları durumunda depresyon, davranış bozuklukları gibi farklı psikolojik problemler gözlemlenebilir. AMAN BUNLARA DİKKATTüyleri çok az döküldüğü için hipoalerjenik ırklar listesinde yer alan Yorkieler aynı zaman oldukça ilgi ve bakım isteyen ırklardır. Tüyleri uzun olması hem derisinin havasız kalmasına neden olabilir hem de tüylerinin topak olması gözlemlenebilir. Bu nedenle düzenli tüy bakımı yapılması onları rahatlatacak ve bazı rahatsızlıkların oluşumunun önüne geçecektir. Bunun yanı sıra tüyleri uzun ve sık olsa da soğuğa karşı ya da sıcağa dayanıklı değillerdir. Bu nedenle kışın yapılacak yürüyüşlerde sıcak kalmasını sağlayacak kıyafetler tercih edilmeliyken, sıcaklarda ise güneşin tepede yer aldığı saatlerde dışarıda bulunmamaları gerekir. Her ırkta olduğu gibi ne yazık ki Yorkie ırkının da farklı yatkın olduğu hastalıklar yer almaktadır.  Bunların başında ise patella çıkığı ve diş eti iltihabı yer alır. Bu iki rahatsızlığın önüne geçebilmek için birkaç önlem alınabilir. Patella çıkığı için alabileceğimiz önlemler arasında minik Yorkie’nizin yüksekten atlayabileceği alanları ortadan kaldırmak. Yüksekten düşüşler patella çıkıklarına neden olabilir. Diş sağlığını korumak için ise düzenli veteriner kontrolü yapılması ve diş fırçalanması oldukça önemlidir.
Köpek
KÖPEK MAMASININ OLMAZSA OLMAZLARI
Köpekler, ataları olan kurtların etobur olma özelliğini taşısalar da kediler gibi zorunlu etobur sınıfında yer almazlar. Bu nedenle kedi ve köpeklerin besinlerinde bulunan her bir içeriğin miktarı farklılık gösterir. Köpek mamalarında bulunması gereken mikro ve makro elementler; proteinler, karbonhidratlar, yağlar, vitaminler ve minerallerdir. Belirli miktarlarda mamalarda bulunması gereken bu elementler, vücut sistemlerinin sağlıklı çalışabilmesi için oldukça önemlidir. Etoburun Vazgeçilmezi: ProteinDaha önce de bahsettiğimiz gibi etobur olan köpeklerin temel besin kaynağı proteinlerdir. Avcılıktan gelen soyları, protein temelli olarak beslenirler. Köpeklerle ilgili yapılan çalışmalarda ağız ve sindirim sistemine bakıldığına, atalarından farksız olduklarına ve protein temelli beslenmeye devam etmesi gerektiği gözlemlenir. Protein, vücutta birçok işleve sahip elementtir o nedenle doğru miktarlarda alınması sağlık açısından oldukça önemlidir. Proteinlerin küçük yapıtaşı olan aminoasitler, esansiyel ve esansiyel olmayan olmak üzere ikiye ayrılırlar.Esansiyel aminoasitler; Köpeklerin üretemediği ya da yetersiz olarak ürettiği aminoasit çeşitleri olup, dışarıdan alınmaları gerekmektedir. Dışarıdan alınması gereken aminoasitler; arjinin, lizin, metiyonin, fenilalanin, triptofan, valin, treonin’dir. Esansiyel olmayan aminoasitler; Köpekler tarafından doğal olarak üretebilen ve dışarıdan alınmasının sağlıklı bir köpekte alınmasına gerek olmayan aminoasitlerdir. Bu aminoasitler; alanin, asparajin, aspartat, sistin, glutamat, glutamin, glisin, hidroksilisin, hidroksiprolin, prolin, serin, tirozin’dir. Protein Değeri Ne İfade Eder? Köpeklerin etobur canlılar odluğunu düşündüğümüzde protein temelli beslenmeleri gerektiğini söyleyebiliriz. Fakat her yüksek protein değerine sahip olan mamanın, doğru bir mama olduğunu söylememiz imkansızdır. Önemli olan biyolojik değerleri yüksek, hayvansal kökenli protein kaynaklarının kullanılması önemlidir. Aksi taktirde alınan yüksek proteinlerin bir faydasını göremeyiz ve köpeğinizin beslenmesini sağlayamazsınız. Bu nedenlerden dolayı mamaların protein değerinin yetkili kuruluşlar tarafından onaylanmış olması gerektiği kadar hayvansal ve biyolojik değeri yüksek olup olmadığına da bakmak gerekmektedir. Aksi taktirde protein eksikliklerine bağlı olarak, gelişimde gerilik, kilo kaybı, tüylerde sağlıksızlık ve birçok hastalık gözlemlenebilir.FEDIAF’ın Ekim 2021 tarihinde yayınladığı değerlere göre, köpek mamaları için minimum protein değeri %18 ila %21 arasındadır. Bu değerler kalori miktarına göre değişirken, 14 haftalıktan küçük ya da gebe hayvanlarda minimum protein değeri %25’tir. Bu değerlerin altında protein içeren mamaların tercih edilmesi, köpeğiniz yeterli beslenemeyeceği için onu hastalıklara açık hale getirecektir. Fakat mamalarda minimum değerlerin birebir kullanılması doğru besleme için doğru tercih değildir. Çünkü her köpeğin protein ihtiyacı yaşına, aktifliğine, ırkına ve metabolik ihtiyaçlarına göre farklılık göstermektedir. Ayrıca besleyicilik sadece protein içeriğine bağlı olmadığından dolayı, sadece protein üzerinden karar vermek doğru olmayacaktır. Enerji kaynağı: YağlarYağlar etobur köpekler için, proteinler gibi, enerji kaynağıdır. Yağlar gerektiğinde fazla alındığında obeziteye ve buna bağlı olarak obezite kaynaklı hastalılara neden olabilirler. Bu nedenle mama içeriğinde doğru miktarlarda kullanılması oldukça önemlidir. Eksiklikleri durumunda ise yine diğer elementler gibi farklı farklı rahatsızlıklara yol açmaktadır. Karbonhidrat: Temel Lif KaynaklarıKarbonhidratlar direk olarak olmasa da etçil hayvanların dolaylı şekilde, az miktarda aldıkları ve vücutları için gerekli olan elementlerdir. Bu nedenle mamalarda, dengeli ve yeterli miktarda karbonhidratlara yer verilmesi gerekmektedir. Ayrıca seçilen karbonhidratların sindirilebilirliği yüksek olması gerektiği gibi antioksidan açısından da zengin olması gerekmektedir. Özellikle karbonhidrat sınıfına giren lifler sindirim sistemini destekler, glisemik indeksin ayarlanmasına yardımcı olur ve bağırsak florasının sağlığının korunmasına yardımcı olur. Az Miktarda Etkili Elementler: Vitaminler & Mineraller Az miktarlarda birçok rahatsızlığa karşı işlevsellik kazanan vitaminler, sağlıklı bir vücudun olmazsa olmazlarıdır. Çünkü her birinin eksikliği farklı rahatsızlıklara neden olarak genel sağlık durumunun bozulmasına sebep olabilirler. Vitaminler yağda çözünen (depo edilen) ve suda çözünen (depo edilmeyen) vitaminler olarak 2 gruba ayrılırlar. Yağda çözünenler A, D, E, K iken, suda çözünenler B ve C vitaminidir. Her bir vitamin farklı organ ve sistemleri desteklenmesinin sağlayarak, genel sağlığın korunmasına yardımcı olurlar.Minerallerde, vitaminler gibi az miktara çok etkili elementlerdir. İnorganik madde olan mineraller, vitaminlerle beraber vücutta düzenleyici madde olarak görev alırlar. Vücutta birçok mekanizma içerisinde yer alan minerallerin dengeli şekilde alınması önemlidir. 
Köpek
AZTEKLİ CHİHUAHUA
İsmini bir Aztek eyaleti olan Chihuahua’dan almakta olan bu ırk, Meksika’da yapılan tarihi kazılarda, 9.yy kalıntılarında da rastlandığı gözlemlenmiştir. Dünyanın en küçük ırklarından biri olan Chihuahua’lar, Güney Amerika’da kutsal bir ırk olarak kabul edilmiş, Avrupa’ya gelmesi ise tahmini olarak 19. yüzyılda gerçekleşmektedir.Özellikle yerleşik hayat ve sanayi dönemi öncesinde, insanların avcı, sürü, koruma gibi özelliklere sahip köpek ırklarını tercih etmesinden dolayı Chihuahualar öne çıkan ırklar arasında yer almamakla beraber, Güney Amerika’da kral ve kraliçelerin köpeği olarak tercih edildiği gözlemlenmiştir. Fakat şehirleşme artıkça, evde bakıma uygun olan, hava değişimlerinden etkilenebilen bu ırkın popülerliği gün geçtikçe artmıştır. KIYAFETSİZ BİR KIŞ OLMAZSıcak iklim köpeği olan Chihuahua’lar, ısı değişimlerine karşı oldukça hassas yapıya sahiplerdir. Bu nedenle havalar soğumaya başladıkça, titrediklerini gözlemleyebilirsiniz. Titreme ve üşümesinin önüne geçebilmek için ise kazak giydirilmesi minik patili dostumuza oldukça yardım edecektir. Chihuahua’lar uzun ya da kısa tüylü olabilir. Bu nedenle bakımları bu yapıya göre değişiklik gösterebilir. Tüyleri uzun yapıya sahip olanları düzenli olarak her gün taramak, kısa tüylü olanların ise haftalık olarak bakımını yapmak yeterli olacaktır. Diğer köpek ırklarında olduğu gibi düzenli aralıklarla banyo yaptırılabilir. Burada önemli olan minik dostunuzun üşümemesine dikkat etmektir. Tüy bakımının yanı sıra vücutlarına göre büyük kulaklara sahip olan Chihuahuaların düzenli olarak kulak kontrollerinin yapılması gerekmektedir. MİNİK AMA ATLETİK BACAKLARChihuahua ince, kısa bacaklara sahip olabilir fakat bacakları oldukça güçlü ve kaslıdır. Her ırkta olduğu gibi Chihuahua ırkının da egzersiz ihtiyacı bireysel farklılıklar gösterebilir. Ne kadar kucak köpeği olarak bilinse de enerji atabilmesi, sağlıklı bir kemik yapısının olabilmesi için günlük olarak yürüyüşler minik dostunuza iyi gelecektir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken yürüyüş süre ve mesafesinin ona göre olmasıdır. Minik dostumuz bize kısa gelen bir mesafede hızlıca yorulabilir. Yürüyüşler süresince yorulduğunu hissettiğinizde kucağınıza almanız onun için oldukça önemlidir. ÖNCE EĞİTİMChihuahua ırkı cesur, zeki, sosyal fakat inatçı bir ırktır. Eğitilmesi kolay olsa da büyüdükçe inat edebilir ve öğrenmeyi reddedebilirler. Büyüdükçe eğitiminin zorlaşması gibi sosyalleşmesi de zorlayıcı olacaktır. Bu nedenle erken yaşta eğitim alması önemlidir. Dışarıda gezdirirken her yabancıyı, insan ya da köpek fark etmeksizin, tehlike olarak algılar, saldırganlaşabilir. Ayrıca dolaştırmalar sırasında bu nedenlerden dolayı tasmasız kesinlikle gezdirilmemeleri gerekmektedir. Tüm bunların yanı sıra chihuahualar sahiplerini kıskanmaya meyillidirler. Bu nedenle de sahiplerine karşı herhangi bir tehlike hissettiklerinde hırçınlaşabilirler. Bu özelliklerinden dolayı da küçük çocukların olduğu aileler aslında onlara uygun olduğu pek söylenemez. Çünkü sahibini kıskanabilir ve çocuklara karşı saldırganlaşabilirler.  Gözlem yeteneği yüksek olan Chihuahualar, yeni girdiği ortamı önce gözlemlerler. Eğer ortamı sevmezlerse oradan uzaklaşmak isterler. Bir diğer yaygın olarak bilinen karakter özelliği ise kendi ırkından bireylerle vakit geçirmeye bayıldıklarıdır.  Son olarak şımarmaya meyilli ırktır. Şımardıkları taktirde mızmız ya da agresif davranış gösterebilirler.Kızdıklarında ısırmaya eğilim gösterebilirler. Sevgilerini göstermek için ise yüz yalama onlar için bir vazgeçilmezdir. Bir chihuahua yüzünüzü yalıyorsa bilin ki sizi çok seviyordur.
Evcil
TUPTURUNCU BİR LEZZET: HAVUÇ
Kedi ve köpek mamalarında en yaygın kullanılan ham maddelerden biri olan havuç, bizler için olduğu kadar köpek dostlarımız için de oldukça besleyicidir. Ağırlıklı olarak su ve karbonhidrattan oluşsa da içerdiği vitamin ve mineraller sayesinde birçok faydaya sahiptir. Karbonhidrat olarak madde pektindir ve pektin çözünebilir lif sınıfında olduğundan dolayı sindirim sistemine destek verdiği gibi kan şekerinin düzenlenmesinde de önemli rol oynamaktadır. Ayrıca yüksek miktarda içerdiği beta karoten, vücutta A vitamine çevrilir ve bağışıklık sistemine, görme kabiliyetine, büyümeye ve gelişmeye yardımcı olur. Pektin ve A vitamininin yanı sıra C ve K vitaminleri, pantotenik asit, potasyum, folik asit, demir, bakır ve magnezyum açısından da zengindir. Peki havucun faydaları nelerdir?Yüksek besleyicilik, düşük kalori Diş sağlığını için önemliA vitamini açısından zenginGörme kabiliyetini destekleyiciBağışıklık sisteminin gelişimine ve devamlılığına yardımcıAntioksidan açısından zenginSindirim sisteminin çalışmasında destekleyiciPotasyum kaynağıKan şekerini dengelerSinir sisteminin doğru şekilde çalışmasını desteklerKas ve kemik sistemini güçlendirmeye yardımcıJazzy Pet Food olarak içeriğimizde kullandığımız havuç ile hem lezzet hem sağlık için patili dostunuzun yanındayız.
Evcil
KAHVE MİNİK DOSTLARIMIZ İÇİN NEDEN ZARARLI?
Evcil Hayvanlar İçin Kahve Neden Zararlıdır?Kahve, biz insanlar için keyifli bir içecek olabilir, ancak evcil hayvanlarımız için ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. İşte evcil hayvanlar için kahvenin zararlı olmasının nedenleri:Kafein ZehirlenmesiKahve, yüksek miktarda kafein içerir. Kafein, evcil hayvanların sinir sistemini olumsuz etkileyebilir ve ciddi zehirlenmelere neden olabilir. Kafein zehirlenmesi belirtileri arasında huzursuzluk, hızlı kalp atışı, titreme, kas spazmları ve nöbetler yer alır. Bu belirtiler, hızlı bir şekilde müdahale edilmezse hayati tehlike oluşturabilir.Sindirim SorunlarıEvcil hayvanların sindirim sistemi, insanlardan farklıdır ve kahvede bulunan asitler onların mide ve bağırsaklarında tahrişe neden olabilir. Bu durum kusma, ishal ve karın ağrısı gibi sindirim sorunlarına yol açabilir. Özellikle küçük ırk köpeklerde ve kedilerde bu etkiler daha belirgin olabilir.Kalp ProblemleriKahvede bulunan kafein, evcil hayvanların kalp ritmini olumsuz etkileyebilir. Hızlı kalp atışı, yüksek tansiyon ve düzensiz kalp ritmi gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu durum, özellikle yaşlı evcil hayvanlar veya kalp rahatsızlığı olanlar için ciddi risk oluşturur.Sinir Sistemi Üzerindeki EtkilerKafein, merkezi sinir sistemini uyararak aşırı enerji, hiperaktivite ve hatta nöbetlere neden olabilir. Bu etkiler, evcil hayvanın huzursuz ve stresli hissetmesine yol açar, bu da onların genel sağlık ve mutluluğunu olumsuz etkiler.Ne Yapmalısınız?Evcil hayvanınızın kahve veya kafein içeren herhangi bir ürünü tükettiğini düşünüyorsanız, hemen veterinerinize başvurmalısınız. Erken müdahale, ciddi sağlık sorunlarının önüne geçebilir ve evcil hayvanınızın sağlığını koruyabilir.Sonuç olarak, kahve ve kafein içeren tüm ürünleri evcil hayvanlarınızdan uzak tutmalısınız. Onların sağlığı ve mutluluğu için güvenli ve uygun yiyecekler ve içecekler sunmak en iyisidir. Evcil hayvanlarınızla kahve keyfi yapamasanız da onlarla vakit geçirmenin ve onların sağlıklı olduğunu bilmenin keyfi çok daha büyük olacaktır.
Köpek
SEVİMLİ DOSTLARIMIZIN DÜŞSEL DÜNYASI
Günlük yaşantımızda köpeklerimizin neşeli oyunlarına, sevimli kokularına ve uykularındaki garip hareketlerine tanık oluruz. Ancak, Harvard psikologlarının yeni bir araştırması, köpeklerin muhtemelen insanlarını -yani bizleri- hayal ettiklerini ortaya koyuyor.Dr. Deirdre Barrett liderliğindeki Harvard Tıp Fakültesi'ndeki araştırma, köpeklerin uyku davranışları üzerine kapsamlı bir inceleme yapıyor ve köpeklerin büyük olasılıkla sahiplerini hayal ettiklerini belirtiyor. Köpekler, insanlar gibi günlük deneyimler hakkında hayal kurarlar ve bu hayaller genellikle beklenmedik ve duygusal olarak bağlı oldukları şeylerle doludur.Dr. Barrett, "Köpekler, genellikle sahiplerine son derece bağlı oldukları için, köpeklerin sahiplerinin yüzünü, kokusunu ve onları mutlu etmeyi ya da rahatsız etmeyi hayal ettiğini düşünüyoruz" diyor.İnsanların ve köpeklerin benzer uyku desenleri olduğu bilinmektedir. Köpekler de sahipleri gibi derin uyku ve Hızlı Göz Hareketi (REM) uyku aşamalarından geçerler. Ve köpeklerin hayal kurduğu aşamalar da REM uykusu aşamalarındadır.Uyurken hareket etmemizi engelleyen bir mekanizma insan beyninde bulunur. Ancak, bu mekanizma bazen zayıflayabilir ve insanlar uyurken hareket edebilirler. Aynı şekilde, köpekler de uyurken hayal ettikleri şeyleri fiziksel olarak oynayabilirler. Eğer köpeğinizin uyurken onları izlerseniz, geçen gün size attığınız sopayı kovaladıklarını, tarlalarda koşturduklarını ve belki de sizi hayal ettiklerini görebilirsiniz.Bu araştırma, köpeklerin insanları hayal ettiğini gösteriyor ve onların duygusal ve zihinsel olarak zengin dünyalarını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Belki de bu bulgu, sevgili dostlarımıza daha fazla sevgi ve ilgi göstermek için bir neden olabilir.
Kedi
EVRİMSEL MÜKEMMELLİK
Evrimsel biyoloji, doğanın karmaşıklığına ışık tutar ve türlerin nasıl değiştiğini ve uyum sağladığını anlamaya çalışır. Bu konuda Anjali Goswami gibi uzmanlar, kedi ailesinin evrimsel başarısını incelerken ilginç bir bakış açısı sunarlar. Goswami'ye göre, kediler, evrimin mucizevi bir örneğini sunarlar; ev kedilerinden, aslanlara kadar, kedi ailesi genelinde türler arasında çok az varyasyon görülür.Bu türler arasındaki benzerlik, çarpıcıdır. Örneğin, bir aslanın kafatası ile bir kaplanın kafatası neredeyse aynı şekle sahiptir. Aynı şekilde, farklı büyüklükteki kedi türleri, orantılı bir şekilde büyüklük farklılıkları gösterirler. Goswami'ye göre, bu az çeşitlilik, kedilerin evrimsel "zirveye" ulaştıklarını ve artık adaptif varyasyonlara ihtiyaç duymadıklarını gösterir.Kediler, bu nedenle, evrimsel süreçte "mükemmellik" noktasına ulaşmışlardır. Başka bir deyişle, mevcut yapılarıyla tamamen uyumlu ve etkili bir şekilde yaşamaya devam edebilmektedirler. Goswami, kedilerin "her şeyde usta olmayan, bir şeyde ustalar" olduklarını belirtir. Diğer bir deyişle, belirli bir nişe mükemmel bir şekilde uyum sağlamışlardır ve bu nişte mükemmel performans gösterirler.Bu evrimsel başarı, kedilerin zaman içinde çeşitli ortamlara ve koşullara uyum sağlama kabiliyetlerini gösterir. Onlar, evrimsel tarih boyunca şekillenmiş ve kendilerine özgü özellikler geliştirmişlerdir. Bu nedenle, kediler sadece evrimsel bir mucize değil, aynı zamanda doğanın adaptasyon ve uyum yeteneğinin mükemmel bir örneğidir.
Kedi
KEDİLER VE BEBEKLER: UYUMUN SIRLARI
Genel olarak, kediler ani hareketleri, yüksek sesleri ve büyük değişiklikleri pek sevmezler. Çocuklar ise sessiz ve hareketsiz kalmakta zorlanırlar. Peki, kediler çocuklardan nefret eder mi? “Nefret” güçlü bir kelime. Kedilerin çocuklara karşı daha az sevgi gösterdiğini ortaya koyan çalışmalar olsa da, doğru yaklaşımlarla kediler ve çocuklar uyum içinde yaşayabilir. Kediler çevresel değişikliklere karşı hassastır ve bu durum stres ve agresyona yol açabilir. Bebeklerin getirdiği yeni sesler, kokular ve rutinler kediler için sarsıcı olabilir. Küçük çocuklar ise kedileri taşırken veya oynarken sınırları ve beden dilini anlamakta zorlanabilirler. Bu da kedilerde kaygı ve strese neden olabilir.Kediniz çocukları sevmiyorsa, bazı önlemler alabilirsiniz. İlk olarak, kediniz için güvenli bir alan yaratmak önemlidir. Yüksek kedi ağaçları, yükseltilmiş yürüyüş yolları veya sadece kediye özel bir oda bu alanlar arasında olabilir. Bu alanlara çocukların erişimini kısıtlayarak kedinizin aşırı uyarıldığında güvenli alanına çekilmesine izin verin. Çocuklar etraftayken yetişkin gözetimi sağlamak da önemlidir. Kedinizin beden dilini okuyarak, onun stresli veya kaygılı olduğunu anlamaya çalışın. Kediniz aşırı uyarıldığında güvenli alanına çekilmesine izin verin. Çocuğunuza kedinin özel alanının sınırlarını öğretmek ve kedinin beden dilini tanımalarına yardımcı olmak da önemlidir. Örneğin, kedinin sırtı kavisliyken saldırgan olabileceğini, çömelmiş bir pozisyonda ise stresli ve endişeli olduğunu anlatın. Çocuğunuzu kedinin günlük bakımına dahil etmek de kedinizle çocuğunuz arasında güçlü bir bağ kuracaktır. Yemek verme, ödül maması dağıtma, interaktif oyuncaklarla oynama, tüylerini tarama ve kum kutusunu temizleme gibi aktiviteler, kedinizin çocuğunuzu olumlu bir şekilde ilişkilendirmesine yardımcı olur. Bu adımları takip ederek, kediniz ve çocuğunuz arasındaki uyumu sağlamak mümkündür. Unutmayın, sabır ve doğru eğitimle kediler ve çocuklar mükemmel arkadaş olabilirler.